Dünya bize 1 milyar yıl önce verildi, peki biz onla ne yaptık? Film, bu
çarpıcı soruyla başlıyor. Sahi ne yaptık, hiç düşündünüz mü? İnsanoğlunun
yaptığı şeyler, yani yollar, barajlar, büyük büyük binalar, teknolojiler,
silahlar, finansal piyasalar, reklamlar, aklınıza ne gelirse herşey ardı ardına
bir çırpıda geçiyor ekrandan. “İzlemesi bile ürkütücüyken nasıl böyle bir
dünyanın içinde yaşıyoruz“ sorusunu sormadan edemiyoruz.
Filmin konusuna geçersek, Scarlett Johansson’un canlandırdığı Lucy’yi erkek
arkadaşı karanlık ilişkilere dahil eder. CPH4 denilen bir maddenin kuryeliğini,
hem de kendi bedeni içinde yapması istenir Lucy’den. Onu buna zorlayan baştaki kötü
adamın Çinli olduğunu belirtelim. Sevgili Amerika mesajı aldıkJ CPH4, kadınların sadece hamilelik
döneminde ürettiği, bebeğin kemik gelişiminin atom hızıyla tamamlanmasını
sağlayan bir sıvı. Filmde, doğumun mucizeviliği kutsanırken, insan
metabolizmasının hala dünya üzerindeki en büyük sistem olduğu takdir ediliyor. CPH4
denilen bu sıvıyı çekik gözlü kardeşlerimiz ilk kez bir maddeye aktarıyor. Peki
ne için? Hali hazırda beyin gücünün sadece %10’unu kullanan bizlerin fazlasını
kullanması için. Yani filmin bel kemiğini oluşturan soru, insan, beyninin
%10’dan fazlasını, %20’sini, %50’sini ve hatta %100’ünü kullanabiliyor olsaydı,
neler olurdu? Bilim kurguya göz kırpıyor Besson. Burdan sonrası standart. Kurtarıcı
iyilerle acımasız kötülerin savaşını izliyoruz. Bu savaş anında çokça klişeler
var şüphesiz. Ama filmin kafa yorduğu meseleler ilgi uyandırıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder