Max Cohen, uyuşturucu bağımlısı bir matematik dehası. Herşeyin sayılarla
tanımlanabileceğine ve dolayısıyla anlaşılabileceğine inanıyor. “Doğada her
yerde şekiller vardır. Herhangi bir sistemde sayıları grafikle gösterirseniz
şekiller ortaya çıkar. Borsa’da da aynı böyle şekiller vardır.“ diyor ve
piyasanın şifresini çözmeye çalışıyor, büyük tahminlerde bulunuyor. Doğal
olarak yatırımcıların markajında ama onun asıl amacı dünyamızı anlamak, o yüzden
materyalistlerle ilgilenmiyor. Diğer yanda, ibranicenin de sayılar üzerine
kurulu olduğunu söyleyen, aynı dine mensup olduğu yahudi bir cemaat peşinde. Bu
adamların isteği de, Max’ın kendilerine cennetin kapısını aralaması, Altın
Çağ’ı başlatması!
Bir de sık sık ziyaretine gittiği, birlikte “Go” oynadığı bilge bir hocası
var. “Go” bildiğiniz gibi, satrançtan bile daha fazla olasılık içeren bir
uzakdoğu strateji oyunu. Anneannemin tabiriyle aklını götüremeyen bu insanların
bezik oynamalarını beklemiyorduk zaten, di mi. Neyse, Max’ın hocası, hayatını belli
matrix’leri çözmeye adamış. “Acaba “Pi”
rakamı gerçekten sonsuzluğa mı gidiyor” derken bir tarafına felç inmiş. Ondan
sonra yanıbaşına içinde japon balıkları olan bir fanus koymuş, “çok da
zorlamamak lazım demekkisi” noktasına gelmiş gelmesine ama ne fayda. Filmi izlerken, Max’ın hocasını ziyaret
ettiği sahnelerden birinde anneannemi hayal ettim. “Herşey kararında, fazlası
zarar kızım” derdi anneannem. Şu arkadaşlara keşke bir yol gösterseydi diye içimden
geçirdim, acaba anneannemin içli köftesini yeselerdi yine de böylesine mutsuz
olurlar mıydı diye düşünmeden edemedim:)
Devamı blank'te
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder